Canına tak eden kadınlar, cezaevlerinden yaralarını ve şifalarını haykırıyor. Kendilerine şiddet uygulayan kocalarını öldürmüş iki kadın evlerini, sevgiyi, öfkeyi, çocukluklarını, düşlerini ve kabuslarını paylaşıyor.
Ceylan Özgün Özçelik’in sarsıcı filmi, iki kadın mahkumun içten, yaralı ve umutlu sesine eşlik ederken, hem şiirsel hem de politik bir haykırışa dönüşüyor. Cezaevinden yazılan mektuplar, toplumsal cinsiyet, şiddet ve özsavunma üzerine sorular sorduran, çağrışımlarla dolu bir anlatı halini alıyor.