New York’ta okuyan Fransız oyuncu Anna’nın yolu, Metropolitan Müzesi’ndeki bir Vermeer portresinin önünde Mark isimli bir borsacıyla kesişir. İkisi, yanlış anlamalar ve kaçırılan ihtimallerle dolu bir aşk oyununun içine çekilirler.
Jon Jost’un 80’lerin cazibesine sahip filmi, sermaye ve sanat üzerine özgün bir öykü anlatırken Brian De Palma ve Jacques Rivette gibi ustaların sinemasını hatırlatıyor. Amerikan bağımsız sinemasının kilometre taşı filmlerinden birini sizlere yenilenmiş kopyasıyla sunmaktan heyecan duyuyoruz.