Birbirinden güzel, heyecanlı, inanılmaz filmler.
Maceraperestlikten belgeselciliğe geçiş yapan Robert Flaherty, bir yıl boyunca Kanada’daki Hudson körfezinin zorlu şartlarında İnuit avcılarla yaşadıktan sonra, tüm belgesellerin atası sayılabilecek bu büyüleyici ve tartışmalara yol açan filmi yarattı.
Gerçeği yansıtma konusundaki şüpheli karnesi ve seyirciyi bambaşka alemlere taşıma becerisiyle sinema, en başından beri harikalar ve çelişkilerle dolu bir mecraydı. Kaşif ve sinemacı Robert Flaherty imzalı bu klasik, gerçek olmasa da “gerçekliğin” nefes kesici ve çığır açan bir resmini sunuyor.